18 Mayıs 2008

Oyunun Kuralı - İnternetin MGK'sı!

İnternet gibi gayri merkezi ağ yapısında gelişimi açık ve sınırsız bir alanın bütünü üzerinde belirleyicilik iddiasıyla bir kurul oluşturmak ve "meşruiyet oyunu"na kurban giden STK'larımız…

5651 hayatımıza sadece "internet sansürünü" katmadı, kanunun 10. Maddesi ile "e-muzır" kurulu TİB dışında yeni bir kuruma da kavuştuk: İnternet Kurulu… Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım bu kurum için "hoş" bir benzetme yapmış: "İnternetin MGK'sı"!
"Dünyaya örnek olmayı" seviyoruz, kurulları da. İnternete basılı yayın muamelesi yapan, sansürü yargısız infaza dönüştüren, uluslararası yer ve içerik sağlayıcıları ulusal faaliyet belgesi almaya zorlayıp "Türkiye çapında internet"in yolunu açan 5651, internete bir de "milli güvenlik" şapkası geçirmiş meğerse.
İnternetin bırakın MGK'sı, merkezi bir kurulu olur mu sorusunu bir yana bırakıp, bu benzetmeyi de bakanın "hasreti" olarak görürsek, olup biten pek de yeni değil aslında.
1998'de Ulaştırma Bakanlığı bünyesinde "İnternet Üst Kurulu" adıyla faaliyete geçmiş olan, "üst" sıfatı tepki çektiğinden yoluna "İnternet Kurulu" adıyla devam eden, sonra da rapor yayınlamaktan başka işe yaramadığı gerekçesiyle sessizce dağıtılan bir kurulumuz vardı. Bakan bu yeni kurulun farkını "kanunla kurulması" olarak açıklıyor.
Kurulun tanımında, "internetin tüm boyutları ile hedeflerini belirlemek sürecinde danışmanlık" gibi 1998'deki "iddialı" hedefler aynen korunmuş. Ama görev yine danışmanlık ve niteliği belirsiz bir koordinasyon ile sınırlı. Kamu kurum ve kuruluşlarının yanı sıra internet altyapı sağlayıcıları ve sivil toplum kuruluşlarından da hatırı sayılır katılım var. Bir önceki kurul da böyle geniş katılımlıydı ve zamanında katılımın etkinlik anlamına gelmediğini söyleyerek eleştirmiştik. Kanunla kurulmak etkinlik sağlıyor mu onu da göreceğiz.
İnternet gibi gayri merkezi ağ yapısında gelişimi açık ve sınırsız bir alanın bütünü üzerinde belirleyicilik iddiasıyla bir kurul oluşturmak, kuruluş kanununun mantığıyla tutarlı elbette. Tutarsız olan, "gayrı sivil" anayasamızın bile koruduğu "ifade ve iletişim özgürlüğü" ile açıkça çelişen yapısı gereği acilen iptal edilmesi gereken bir kanunla kurulan bu kurula katılım vererek "meşruiyet oyunu"na kurban giden STK'larımız…

BThaber, S: 670, 12 - 18 Mayıs 2008

04 Mayıs 2008

Oyunun Kuralı - Sansüre karşı nefsi müdafaa

Nerede "iletişim" varsa orada bir "topluluk" da vardır. Ne zaman bir topluluğun iletişimini engellemeye, kısıtlamaya ya da erişilmez hale getirmeye çalışırsanız, topluluk varlığına saldırdığınızdan dolayı kendisini savunacaktır…

"5651 sayılı 'İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi ve Bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele edilmesi Hakkında Kanun'un uygulanmaya başladığı süreçte toplam 197 adet alan adına veya IP adresine T.İ.B. tarafından erişim engelleme kararı verilmiştir. Ayrıca, mahkemeler tarafından 5651 sayılı Kanundaki katalog suçlar kapsamında verilen erişim engelleme tedbirleri toplam 124 adettir." Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı'nın (TİB) son açıklaması böyle. Yani 197 siteyi TİB mahkeme kararı olmaksızın kendi takdiriyle kapatmış. Söz konusu sitelerin hangileri olduğuna dair herhangi bir bilgimiz yok. Elbette bu 321 siteye FSEK ve TMK gibi düzenlemeler uyarınca çeşitli mahkemelerce erişimi engellenenleri de eklemek gerek. Üniversiteler, kütüphaneler vb. kamusal erişim noktalarında hukuksuz olarak uygulanan filtrelemeler sonucu erişilemeyen siteleri de eklersek hayli yüklü bir rakam elde ederiz. Bunun adı "internet sansürü" değildir de nedir?

Son olarak Google grup hesabının kapatılması bir tür vites değişimini gösteriyor. Çünkü bu önemli bir sanal topluluk alanı. Yani herhangi bir "site" değil bir kitlesel iletişim alanı. Bu topluluklar proje yönetiminden profesyonel iletişime, sağlık bilgi bankalarından saf eğlenceye bir çok alanda faaliyet gösteriyor ve iletişimleri varlıklarının özünü oluşturuyor. Burada Bruce Sterling'in saptamasını bir kez daha hatırlatmak gerekiyor: "İletişim" (communication) ve "topluluk" (community) sözcükleri aynı köke sahiptir. Nerede "iletişim" varsa orada bir "topluluk" da vardır. Ne zaman bir topluluğun iletişimini engellemeye, kısıtlamaya ya da erişilmez hale getirmeye çalışırsanız, topluluk varlığına saldırdığınızdan dolayı kendisini savunacaktır…

Son zamanlarda internet toplulukları arasında popüler olan "Google'ı kapattırma" girişimleri boşuna değil. Öyle ya, Google'dan büyük "suç deryası" var mI? Atarız bir ihbar maili, kapanır. İşe yarar mı bilmem, ama buna "nefsi müdafaa" denir!

BThaber, s:668, 28 Nisan - 4 Mayıs 2008