19 Ocak 2009

Oyunun Kuralı - Yeni Ticaret Kanunu, yönetişim ve kriz

Şeffaflığın elektronik ortamda mümkün kılınması, e-güven altyapısının tesisi gibi adımlar KOBİ'ler başta olmak üzere şirketlerimizi evrensel standartlara yaklaştıracak, böylece bu kriz atmosferinde onlara küresel entegrasyonun yolunu açarak güçlendirecek. 

50 yıl önce yürürlüğe girmiş olan Türk Ticaret Kanunu bugüne kadar birçok kez değişikliğe uğradı. Nihayet tamamen değiştiriliyor. 50 yılda ticaret yapma tarzı tamamen değişti, kanunun da değişmesinin vakti çoktan gelmişti. Meclis gündeminde bulunan yeni Türk Ticaret Kanunu Tasarısı, 1999 yılından beri hazırlanıyor. Çok sayıda sivil toplum kuruluşu, akademisyen, meslek örgütleri bu tasarıya katkıda bulundu. Tasarının AB müktesebatına uyum açısından sağlayacakları bir yana, özellikle bilgi ve iletişim teknolojilerinin iş dünyasına nüfuzu bakımdan önemli katkılarda bulunması bekleniyor. Tüm sermaye şirketlerine bir web sitesi kurma zorunluluğu getirilmesi ve böylece şeffaflık, hesap verebilirlik ve sorumluluk olarak özetlenebilecek uluslararası kurumsal yönetişim ilkelerinin iş hayatına hâkim kılınması da bunların başında geliyor. Şeffaflığın elektronik ortamda mümkün kılınması, e-güven altyapısının tesisi gibi adımlar KOBİ'ler başta olmak üzere şirketlerimizi evrensel standartlara yaklaştıracak, böylece bu kriz atmosferinde onlara küresel entegrasyonun yolunu açarak güçlendirecek. 
Hal böyleyken Sermaye Piyasası Kurulu başkanı çok talihsiz bir açıklamada bulundu ve web sitesi yükümlülüğünün "küresel finansal kriz ortamında maliyetin düşürülmesi gereği tekrar gözden geçirilmesi"ni istedi. Yönetişim ilkelerine ters iş yapmanın, şeffaflık korkusunun, böylece de küresel pazarlarda sahip olunan kötü imajın maliyeti ile karşılaştırıldığında bir web sitesinin maliyeti ne kadar olabilir? Üstelik zorunluluk gereği sahip oldukları bu web siteleri kısa sürede şirketlerimizin en önemli satış ve pazarlama araçları haline gelebilir. TOBB verilerine göre, Türkiye'deki şirket sayısı 1,3 milyon civarında. Web adresine sahip şirket sayısı ise 130 bin. Büyük şirketlerin yüzde 90'ının bir sitesi bulunurken, orta ölçeklilerde bu oran yüzde 50'de kalıyor. Küçük şirketlerin ise yüzde 90'ının web sitesine ihtiyacı var. Yasa koyucu çıtayı yüksek tuttuğu için eleştirilebilir. Ama bu sıçrayışı yapmak için zaten yeterince geç kalmadık mı? 

04 Ocak 2009

Herkes hak ettiği biçimde yönetilirmiş


Bilgi ekonomisi uzmanı Dr. Özgür Uçkan, 2008'in son günlerinde hizmete giren "e-devlet"imizi eleştirdi.

Ropörtaj: ECE KOÇAL

Özgür Uçkan, e-devletin faydalı olması için öncelikle zihniyet dönüşümü yaşanması gerektiğini söylüyor.

Devlet kurumlarında saatlerce, günlerce sürünerek hallettiğiniz işleri internette kısa sürede gerçekleştirmeyi hedefeyen e-devlet projesi, sonunda hayata geçti. Ama pek çok aksaklıkla... Örneğin e-devletten faydalanmak için öncelikle PTT'ye gidip e-imza almak gerekiyor..

Birçok devlet kurumundan bilgi edinme ve işlem gerçekleştirme olanağı tanıyacak olan e-devletin kapısı www.turkiye.gov.tr, üç hafta önce açıldı. Amaç, vatandaşın kuyruğa girme zahmetine girmeden, devletle ilgili tüm işlerini internette halledebilmesi... E-devlet gerçekten bu hayalleri gerçekleştirecek mi, diye merak ettik ve İstanbul Bilgi Üniversitesi'nde bilgi ekonomisi, ağ ekonomisi, enformasyon tasarımı ve yönetimi, iletişim tasarımı, tasarım yönetimi konularında ders veren Dr. Özgür Uçkan'la buluştuk. 2003'te E-Devlet, E-Demokrasi ve Türkiye isminde bir kitap da yayımlayan Uçkan, e-devletimizi pek çok noktada eleştirmekten kendini alamadı: "E-devlet sadece çıban. Cerahatin fışkırdığı yerlerden biri. Biz sivilce dolu, ergen bir surata sahibiz. Her yerimizden cerahat fışkırıyor. Aynı zamanda sevimli bir çocuğuz. Bir de toramanız! Herkesin bize ihtiyacı var. 17. büyük ekonomiyiz. Bu kadar büyük bir ekonominin kendini yönetmesine izin verildiği nerede görülmüş!"

- Sizce 2003'ten bu yana e-devlet projesi nasıl gelişti? Kitabınızda olumsuz bir tablo çizmiştiniz. Hâlâ öyle mi düşünüyorsunuz? 
- Evet kapımız açıldı. O kitapta dile getirdiğim önerilerin yüzde 60'ı gerçekleştirildi. Kapı da onlardan biri. E-devlet'in dört aşaması olduğunu söylüyordum. Son aşaması entegrasyon aşamasıydı. Kapı da açılınca, çok ciddi ilerlemeler olduğunu söyleyebilirim. Ben kitabımı yazdığımdan beri Türkiye'de çok şey değişti. Değişmeyen tek şey, edemokrasinin hâlâ olmaması. Bir ülkede demokrasi kısmen ve vesayet altında varsa, elektronik olarak olması çok sanal olurdu.

YURTTAŞ, MÜŞTERİ GİBİ GÖRÜLMELİ 
- E-devlet nedir? Ne işimize yarayacak? 
- E-devlet en genel çerçevede mekanik olarak tanımlarsak, şirket modelinin devlet modeline yerleşmesidir. Bir tarafta müşteri vardır, yani yurttaş, onun memnuniyeti ve talebi önemlidir. Öteki tarafta da hizmet sektörü vardır, o da devlettir. Çok net bir şekilde hizmet sektörü nasıl yapılanıyorsa, nasıl iş modelleriyle gelişiyorsa devlet aynı şekilde gelişerek, "Ben devletim, ben büyüğüm," demeden bu hizmetleri onun ayağına getirmeli. Yedi gün, 24 saat. Bu en mekanik çerçeve.

- Tek başına bunu yapmak yeterli mi? 
- Sadece bunu yapmak hiçbir şey ifade etmez tabii... Böyle olursa kullanıcılarınızın sayısı çok düşük kalır. Kullananlar da meraktan kullanır. Bir şirket, müşteri memnuniyetini göz önüne almazsa iflas eder. Devlet de aynı şekilde iflas eder. E-devlet aslında bundan dört yıl önce tüm dünyada iflas etti.

- Neden, kullanılmadı mı? 
- Hem kullanılmadı hem de bizim güven altyapısı dediğimiz şeyi oluşturmadı. E-devlet hizmetlerinde çok önemli kişisel bilgiler dolaşır. Siz çok bilinçli kullanıcı olarak özellikle e-devleti kullanmamayı seçebilirsiniz. Çünkü İngiltere'de, Amerika'da çok ciddi skandallar oldu. Devlet, bunu güvence altına almadı.

- Nasıl skandallar olmuştu? 
- İngiltere'de son patlayan skandal, Sosyal Sigortalar Kurumu'nun özel verileri çalındığı için yaklaşık 1.5 milyon kişinin özel verisi tehlikeye girdi. Bunun insanlara yarattığı maliyet devasa boyutlarda. İnsanlar çok rahatlıkla bir araya gelip İngiliz devletini iflas ettirecek tazminat davaları açabilir. Siz e-güven ve e-hukuki altyapısını kurmadan e-devleti yaptığınız anda, bilinçsiz kullanıcı çok ciddi zararlarla karşı karşıya kalır.

- Bizim bilgilerimiz nasıl korunabilir? 
- İngiltere'de kişisel verilerin korunması kanunu vardır. Türkiye'de 15 yıldır kişisel verilerin korunması kanunu tartışılıyor. Hâlâ Meclis gündeminde. Bu yokken aslında e-devlet yoktur da... Türkiye'de yasa neden çıkmıyor? Çünkü jandarma gidiyor, "Ben bilgilere erişebilme ayrıcalığı istiyorum," diyor. Polis gidiyor, "Ben de erişmek istiyorum," diyor. Herkes "Bilgiler bende dursun," diyor. Sana ne benim bilgimden! Vatandaşın bilgisi kamu malı değildir. Güvenmediğim e-devleti ben neden kullanayım? Gerekirse kuyruğa girerim, bilgilerimi yüz yüze veririm, ama kullanmam. Bu yüzden e-devlet dört yıl önce tüm dünyada iflas etti. Ve dünya oturup düşündü, "Yeni kuşağa geçmemiz gerek," diye. Türkiye genellikle olduğu gibi bu konuda da ayak sürüyor. Mekanik olarak uyum sağlıyor ama zihniyet olarak sağlayamıyor. Mekanik anlamda dünyada çok da fena bir yerde değiliz. Ama aynı şeye hesap verilebilirlik, yönetişim ilkeleri gibi endekslere göre bakarsak, e-devletimiz dünyada sonuncu sıradadır. 2008 Birleşmiş Milletler E-Devlet Araştırması bunu açık bir şekilde ortaya koyuyor. Zihniyet dönüşümünü bir yaşasak, 72. sıradan anında 35. sıraya yükselebiliriz.

- Peki zihniyet dönüşümü nasıl sağlanacak? Sadece edevlette değil pek çok alanda en büyük problem bu...
- Bu, Türkiye'deki merkeziyetçi yönetim saplantısının suçu. Bu da Osmanlı'ya kadar gidiyor. Dolayısıyla sadece bürokratları suçlamıyorum. Antik Yunan'dan beri çok temel bir laf vardır: Herkes hak ettiği biçimde yönetilir. Türkiye'deki e-devlet kullanıcıları demek ki böyle bir e-devlet hak ediyor.

HANİ ÇABA SARF ETMEYECEKTİK! 
- www.turkiye.gov.tr açıldı. Ben bir vatandaş olarak bu e-devlet kapısından nasıl faydalanabilirim? 
- PTT'ye gitmeniz gerekiyor. Bu çok ironik. E-devlet en başından beri PTT'ye gitmeyelim diye yapıldı. Vatandaşın en çok gittiği yer PTT'ydi. Artık o kadar gitmiyoruz. Ama bunu sağlayan devlet değil, dünya ekonomisidir. Kartpostal mı yolluyoruz artık, mektup mu yazıyoruz? Ama uzun zaman harç yatırmak vs. için gittik. Sonra bunları da bankalara taşıdık. Elektronik bankacılık sayesinde gitmeden onu da hallediyoruz. Bugün bana kimse "Yıllar öncesinin o PTT'sine git, elektronik imza al," demesin. E-imzanın yaygınlaştırılması da devletin görevidir, benim değil. Kimse bana "E-imzan yok, buraya giremezsin," demesin. Vatandaşın e-imzası yoksa, devlet yüzünden yok. Ya bu kanun geç çıktığı için ya da yönetmelik saçma olduğu için. E-imza almak için çaba göstermeniz gerek. Halbuki e-devlet, ben çaba göstermeyeyim diye var. E-devletin maliyeti biliniyor. Bu para benim cebimden çıkıyorsa, bana kalkıp ekstra şu kadar para harca, bir de kafan karışsın diyemez. Sorun e-devlet sistemini yapanlarda değil, kafalarda! Örneğin noterler bunu istemiyor. Çünkü bir anda çok ciddi bir gelirden olacaklar. Ama isteseler de istemeseler de e-noterlik olacak.

- Doğrusu nasıldır peki? 
- Çok kolay bir şekilde o kapıdan girmek gerek. Başka yerlere nasıl giriyorsam, oraya da girebilmeliyim. Dünyada böyle bir şey yok. Ama o denetlemek istiyor. Mümkünse suratını göreyim, diyor. Ben parasını ödeyen müşteriyim ve vatandaş olarak hiç memnun değilim. Demek ki başarısız.

- Harcanan paralar boşa mı gitti? 
- Hayır. Bunun çoktan yapılmış olması gerekiyordu. Biz bunu yedi-sekiz yıldır konuşuyoruz. Bu nedenle kaç para kaybettiğimizi biliyor musunuz? Bunun hesabını kim verecek? 

- 2009'da 1 milyon kullanıcı öngörülüyor. Mümkün mü? 
- Öngörebilirler, çok önemli değil. Önemli olan öngörmek değil, mümkün kılmak. Önümüzdeki bir yıl içinde 1 milyon kullanıcı, bundan sekiz yıl önce geliştirilmesi gereken bir proje için komik ve ironik. Toplam e-devlet maliyeti, başka konularla karşılaştırıldığında o kadar büyüktür ki...

- Ben bu e-devleti neden kullanmalıyım? 
- Eskiden bankada kaybettiğiniz zamanı sekizle çarpın, devlet kurumlarında onu kaybediyorsunuz. Zaman, para, benim oraya gitme param, kaybettiğim paranın bana maliyeti gibi bunun ekonomik ölçümleri var. Vatandaşa sağladığı katkı devasa boyutlarda.

- E-devlet benim mahremiyetimi koruyacak mı? 
- Binlerce e-devlet çalışanı ve işçisine teşekkür ederim. Bakanlar onları teselli etmiyor, bari biz edelim. 15-20 yıldır bu işin içindeyim. Onlar da öyle. Onlar savaşçı. Onlar olmasaydı, bunların hiçbiri olmazdı. Vatandaş sarayın kapısına gidip "E-devlet isterük!" diye tutturmuyor. İyi ki o teknisyenler var da bu işin standartları onlar tarafından bilindiği için, kimse onlardan talep etmediği halde, onlar bu standartlara uygun olarak bazı şeyleri geliştirdiği için durumumuz çok kötü değil.

- E-imza güvenli mi? 
- Evet. Güvenli olması, bizim sayemizde değil. Küresel standartlar sayesinde. E-imzaya geç geçilmesinin Türkiye ekonomisine maliyetini ölçen var mı? Zaten e-imza iş dünyasının baskıları yüzünden çıktı. Adamlar bizimle dalga geçiyordu, "Sizin memlekette e-imza yok mu?" diye.