27 Ocak 2008

E-devlet tek başına ayakta durmuyor

Dünya e-devletten ağ yönetişimine geçiyor. Yani toplum devletin önünde geliyor, tersi değil…

Birleşmiş Milletler 2008 E-Devlet Araştırması geçtiğimiz günlerde yayınlandı. Yayının alt başlığı paradigma değişiminin de adını koyuyor: "E-devletten bağlı yönetişime"… Ağ yönetişimine geçiş, ikinci kuşak e-devlet paradigması olarak konumlanıyor. Bu paradigmanın ayırt edici özelliği, insanlar, süreçler ve teknoloji kanallarını entegre eden bir "bilgi yönetimi"nin kamu sektörüne hakim kılınması. Yani bilgiyi elde etmek, depolamak ve paylaşıma açmak için doğru süreçlerin belirlenmesi ve organizasyonu oluşturan insanlar ve süreçlere uygun donanım ve yazılımın belirlenerek teknolojinin inşa edilmesi… Burada öncelik "insan" faktöründe. Konu e-devlet olduğuna göre toplumun tamamından söz ediyoruz.

Mesele böyle konumlanınca haberler bizim açımızdan pek iyi değil. Çünkü parametreler değişiyor. Yani maalesef burada tekil hizmetlerin sunum olgunluğuna odaklanan Capgemini araştırmasının sonuçlarıyla veya Brown Üniversitesi'nin Türkiye'yi global e-devlet endeksinde ilk ona sokan fantastik yaklaşımıyla karşı karşıya değiliz! Zafer sarhoşluğundan ayılıp, meseleye e-devletin (ve tüm devlet yapılanmasının) varoluş ve meşruiyet nedeni olan toplumsal ve insani fayda açısından baktığımızda haberler kötü ve elbette bu bir sürpriz değil. Birleşmiş Milletler araştırmasında 192 ülke arasında 76. Sıradayız. Yani 2005'ten beri 16 sıra geriye gitmişiz! 0-1 arasında konumlanan değerler açısından 2005 endeksimiz 0.4960 iken 2008 endeksimiz 0.4834. Ekvator ile Sırbistan arasındayız. O dönüşmekten pek korktuğumuz Malezya 34, Birleşik Arap Emirlikleri 32, Suudi Arabistan 70. sırada… Bu arada Bosna dışında Avrupa'dan tek bir ülkenin bile altımızda yer almadığını eklemek lazım. Eğitim, katılım, kullanım gibi alt kategorilere indikçe durumumuz daha acıklı bir hal alıyor! Ne yapacağız, Mısır'ın, İran'ın, Kazakistan'ın önünde olduğumuz için gurur mu duyacağız?

Kendimizi kandırmayalım: e-devlet "bilgi toplumu"na açılmadan anlam ifade etmediği gibi, tek başına ayakta bile durmuyor. Bilgi yönetimiyle işleyen bir ağ yönetişimi, vatandaşlar açısından daha iyi, daha geniş seçenekli ve daha kişiselleştirilebilir e-devlet hizmetleri demek olduğu kadar, paralarının nereye harcandığını denetleyebilecekleri daha şeffaf, sorumlu ve hesap verebilir bir organizasyon anlamına da geliyor. Yani toplum devletin önünde geliyor, tersi değil.


BThaber, s:654, 21-27 Ocak 2008

16 Ocak 2008

2007 kâbusundan uyanmak

2008'de de uyuşturucu hamaset edebiyatıyla kendi yağımızı yakarak kavrulmak istemiyorsak, yılın başında uyanmak fena olmaz!

2007 ülkemiz için kâbus gibi bir yıldı! Ekonomik ve sosyal kalkınma ivmesi bakımından tümüyle boşa geçirilmiş bir yıl. Büyüme, verimlilik, istihdam, yaşam kalitesi, eğitim, bilgi ekonomisi ve bilgi toplumuna geçiş gibi hayati konularda bırakın yerimizde saymayı, hatırı sayılır biçimde geriledik! Tamamen kendimizle didiştiğimiz, içimize kapanıp boğulduğumuz, insani, sosyal, ekonomik değerlerimizi birer birer kaybettiğimiz bir kâbus…

Birkaç uluslararası göstergeye bakmak içinde bulunduğumuz durumu özetleyip uyanmamızı sağlayabilir. OECD'nin 2007 Ekonomik Politika Reformları raporuna göre, işgücü maliyetini düşürme ve istihdamın korunması ile ilgili hukuki mevzuat konularında tek bir adım atmamışız. İlk ve orta öğrenim reformu konusunda son yapılanlar 2005 tarihli. Dünya Bankası Dünya Kalkınma Göstergeleri 2007 raporunda ilköğrenim kalitesi bakımından İran, Tanzanya, Burundi gibi ülkelerle birlikte en berbat performans gösterenler arasındayız. 2007 Dünya İnsani Kalkınma Endeksi'nde 84. sıraya geriledik. Önümüzde Ermenistan, arkamızda Surinam yer alıyor. Raporun OECD ülkeleri bölümünde bu skorla sonuncuyuz ve tek "orta halli kalkınma" performansına sahip ülkeyiz. Meksika da bizi sollayıp yüksek kalkınma performansı grubuna geçmiş. Haydi, biraz da iyi haber: Dünya Bankası 2007 Bilgi Ekonomisi Endeksi'nde 53. sıraya yükselmişiz. 1995'ten beri yedi sıra ilerlemişiz. UNESCO'nun 2007 E-Hazırlık Endeksi'nde de geçen yıla oranla üç sıra yükselip 42. sıraya çıkmışız. Ama ayrıntılı endekse baktığımızda bu yükselişin iş ortamı, iş dünyası ve tüketici adaptasyonu, sosyal ve kültürel çevre konularındaki artıştan kaynaklandığını görüyoruz. Altyapı, yasal ortam, hükümet politikaları ve vizyonu konularında yerimizde saymışız.

2007'de olan tek iyi şey seçim sonuçlarıyla halkın demokrasi iradesini ortaya koymasıydı. Ama seçilen hükümet bu iradenin hakkını veremedi. Tamam, statüko savaşarak geri çekiliyor, işiniz zor. Ama biraz daha cesaret lütfen… Daha fazla zaman kaybetmeye tahammülümüz yok! Kendimizden başka düşmanımız da yok! 2008'de de uyuşturucu hamaset edebiyatıyla kendi yağımızı yakarak kavrulmak istemiyorsak, yılın başında uyanmak fena olmaz! Yeni yılda biraz umut istiyoruz…


BThaber, s:652, 7 - 13 Ocak 2008