17 Haziran 2008

Oyunun Kuralı - Bilgi toplumu mu gözetim toplumu mu?

Yıllardır devletin "bilgi toplumu" kavramını içselleştiremediğinden yakındık. Yanıldık. Devletimiz "yönetim sanatının" toplumun bilgisini yönetme sanatı olduğunu kavramış görünüyor!

Son günlerde telekulak haberlerinin gündeme gelmesi yararlı oldu! Mesela "Kişisel Verilerin Korunması Yasa Tasarısı" konusunda istihbarat kurumlarıyla ilgili istisnaların kaygı verici belirsizliği hakkında ne kadar haklı olduğumuz ortaya çıktı. Meclis Adalet Komisyonu'nda görüşülen tasarı ile ilgili olarak MİT, Jandarma ve Emniyet İstihbarat kurumlarının söz konusu istisnaların sınırını daha da genişletmek için yoğun kulis yaptıkları haber oldu. Aynı kurumların çeşitli ağır ceza mahkemelerinden aldıkları ve üç ayda bir yenilettikleri kararlarla son üç yıldır, mobil ve sabit telefon, internet erişim ve iletişim bilgileri de dâhil olmak üzere, tüm toplumun iletişim bilgilerini bir veri bankasında kaydettiği de ortaya çıktı. Bu kurumlarla ilgili kanunlarda değişiklik yapan 5397 sayılı yasanın geçici 2. maddesi, anayasaya ve temel insan haklarına aykırı bu toptan gözetime yasal bir kılıf geçiriyor. Anlaşılan, Kişisel Verileri Koruma Kanunu ile bu geçici yasal kılıf, sağlık, inanç, cinsel tercih vb. özel hayat bilgileri de dâhil edilerek genişletilip sürekli hale getirilmek isteniyor. Buna yine komisyonlarda görüşülen Devlet Sırları Kanunu Tasarısı'nın neyin sır olup olmadığını kamu kurumlarının insafına bırakması eklenince, hakkımızda yapılan fişlemeye karşı herhangi bir yasal güvencemiz de kalmıyor. Bu kanunla zaten pek işe yaramayan Bilgi Edinme Kanunu da kadük hale gelecek. Yeniden gündeme gelen Elektronik Haberleşme Kanun Tasarısı ise, bir sektörel serbestleşme aracı olması gereken Telekomünikasyon Kurulu'nun adını "Bilgi ve İletişim Kurulu" yapıp gözetim toplumunun merkezi düzenleyici kurumuna dönüştürmeyi hedefliyor. Kurum bünyesindeki TİB şu anda zaten bir gözetim, denetim ve sansür aygıtı olarak çalışıyor.

Yıllardır devletin "bilgi toplumu" kavramını içselleştiremediğinden yakındık. Yanıldık. Devletimiz "yönetim sanatının" toplumun bilgisini yönetme sanatı olduğunu kavramış görünüyor! Elbette bu "bilgi yönetimi", toplumu bilgiye yöneltecek değil, bilgiyi devletin tekelinde tutmaya yönelik bir yönetim. "Bilgi toplumu" mu istediniz, alın size "gözetim toplumu"!

BThaber, s:674, 9 - 15 Haziran 2008

0 comments: