16 Kasım 2009

Oyunun Kuralı - Kriz alfabesi: “U” mu, “W” mi, “L” mi?

Bu krizin gelecekte hangi harfle anılacağı değil önemli olan. Krizden çıkışın teknoloji, inovasyon, yönetişim ve işbirliğinde olduğunun farkına varmak önemli.

Şu sıralar “U”cularla “W”ciler arasında kavga var. Krizden yavaş ve istikrarlı bir çıkış içinde olduğumuzu savunan “U”cularla, krizin çift dipli olacağına inanan “W”ciler..

Para pazarında maliyetlerin düşmesi, kurumsal fonların daralması sonucunda girişim sermayesinin yükselişe geçmesi; ABD ve İngiltere’de emlak sektörünün stabilize olması ve fiyatların yükselmesi; küresel ticaretin hızlanması; Brezilya, Rusya, Hindistan ve Çin’de büyüme tahminlerinin yüksek çıkması gibi veriler, ekonomik (sıkı)yönetişim reformlarının devamı koşuluyla, OECD’nin krizden çıkış beklentisini öne çekmesine neden oldu (OECD Economic Outlook Interim Report, Eylül 2009).

Krizin çift dipli olacağını savunanlar ise, ABD’de işsizlik tahminlerinin öngörülenin üstünde çıkması (%9.8 - ki bu oranın gerçekte çok daha yüksek olduğunu söyleyenler de var); yine ABD’de bütçe açığının GSYİH’nin %10‘una ulaşması; rezerv para olarak dolara karşı hızla artan küresel güvensizlik; krizin bu kez ABD başta olmak üzere gelişmiş ülkelerin küçük işletmelerini de vuruyor olması; emtia fiyatlarının Çin ve Hindistan gibi ülkelerin talepleriyle krize rağmen yükselmesi gibi verilerden hareket ediyorlar.

Adamı sevmem, ama “kahin” Roubini’nin, doların güçsüzleşmesiyle negatife dönen faizlerle borçlananların yatırımlarıyla şişmeye başlayan riskli küresel varlıklar balonunun patlamaya aday olduğu saptamasına katılmamak elde değil. Kötümser senaryoya bir de ekonomik olmayan “reel” krizlerin, yani enerji, gıda ve çevre krizlerinin belirtilerini eklersek, bu sefer “L” tipi bir grafikle karşılaşmamız da olası. Bu hanede sadece süreğen resesyon değil, savaş, terör, kıtlık, açlık ve çevre felaketleri de var...

Greenspan’dan önceki FED başkanı, eski Hazine Bakanı, Obama’nın Ekonomik İyileşme Danışma Kurulu’nun yeni başkanı “bilge” Paul Volcker, teknolojinin ve küreselleşmenin ulaştığı noktada eski günlere geri dönüşün olmadığını, bu gelişmenin bürokratik sistemin uyum kapasitesini çoktan aştığını, her krizde devletin yeni bir kurtarma paketi açmasına alışan finansal sistemin kriz yaratmaya teşne olduğunu, yeni bir sistemin doğması gerektiğini söylüyor. Bu krizin gelecekte hangi harfle anılacağını bilmem, ama çıkışın teknoloji, inovasyon, yönetişim ve işbirliğinde olduğunu biliyorum.

BThaber, s:744, 9 - 15 Kasım 2009

0 comments: