17 Mayıs 2010

Oyunun Kuralı - “Kartepe Kriterleri”

"Kriter" kavramını kullanmak için : 1) Kriterin gerçekten kriter olması,yani uzlaşı adına muğlak, her tarafa çekilecek bir yapıda olmaması; 2) Gerçek bir uzlaşının meşruiyetini hak etmesi gerekir. Kriterlerin ne dediği açıktır, ama yoruma açık değildir. Kartepe yargı mensuplarının bir kısmını uyandırmak ve sivil inisiyatifin sesini duyurması için bir ölçüde başarılı olmuştur, ama ortaya çıkan çalışmayı "Kriter" diye adlandırmak için yeterli meşruiyete sahip değildir.

20-22 Nisan 2010 tarihleri arasında Kocaeli – Kartepe’de düzenlenen “2.İnternet İçerik Düzenleme Çalıştayın”ın sonunda yapılan çalışmalar çerçevesinde hazırlanan “Kartepe Kriterleri” yayınlandı. Çalıştay, turk.internet.com – Ankara Barosunun işbirliği ve Daily Motion ile Türk Telekom’un katkıları ile düzenlendi ve hakim, savcı, avukat, Adalet Bakanlığı, Ulaştırma Bakanlığı, Emniyet Genel Müdürlüğü, Askeri Hakim ve TİB yetkililerini bir araya getirdi. Çalıştaya STK kanadından TBD, netdaş, sansüresansür ve Korsan Partisi temsilcileri de davet edildi.

Bu çalışmanın özellikle hukuk uygulayıcıları tarafında internetteki hak ve özgürlüklerin tanınması bakımından önemli bir farkındalık yaratmış olduğunu söylemek gerek. Gerek hukukçu arkadaşlarımz gerekse STK temsilcileri çalıştaydan bu yönde olumlu izlenimlerle döndüler. Gerçekten de kriterlerde yeni olumlu noktalar var: anonimlik özgürlüğü, mahremiyet hakkı, yargı denetimi zorunluluğu, web 2.0’ın farklılığı ve platformların site olarak algılanamayacağı gibi. Ama ortaya çıkan “kriterler”in idare ile sivil toplum kanadının tam uzlaşısını yansıttığını söylemek mümkün değil: 5651‘deki katalog suçların artırılacağını mı azaltılacağını mı söylediği belli olmayan; “internet medyası” müphem söylemi içinde internet yayıncılarına basın kanunun ağır hükümlerinin yolunu açabilecek; devletin filtre belirleyerek gizli sansür uygulamasını mümkün kılacak; “uyar-kaldır” prensibini yargı hükmüne bağlamaksızın kaotik bir durum yaratabilecek; AB Siber Suçlar Konvansiyou ile ilgili çekinceleri göz ardı ederek imzalanmasını tavsiye edebilecek oldukça muğlak kriterler çıktı ortaya. Kriterlerin bu her yöne çekilebilecek muğlak yapısı da yoğun bir şekilde eleştirildi.

Aslında yeni kriterler tanımlamaya gerek yok: Bu konuda AİHS ve AİHM kararları net kriterler ortaya koyuyor. Kanun koyucu ve yargı mensuplarını hak ve özgürlükler temelli bu kriterleri tanımaya zorlamak gerek. Yargı kanadında farkındalık yaratmak dışında bir katkısı olmayacağını düşündüğüm bu çalıştayın “kriterlerini” kanun koyucunun nasıl yorumlayacağını hep birlikte göreceğiz. Son aylarda katalog suçları artırmaktan bahseden TİB yetkilileri bu konuda ipucu verdiler aslında.

Devletin birey lehine hukukla sınırlanmasına hukuk devleti denir. Demokratik zor kullanarak devleti temel hak ve özgürlükleri tanımaya mecbur etmekten başka yol yok. 5651 “düzeltilebilecek” bir kanun değil, AİHS’ne ve anayasaya aykırı ve acilen kaldırılmalı...

0 comments: