Seçeneklerin geleceğinizi tamamen etkilediği seçimdir hayati olan. Ataletin dönme dolabında demokrasi sarhoşluğuyla daha ne kadar eğlenebilirsiniz ki?
Bu yazıyı okuduğunuzda seçim “geçmiş” olacak. Seçimin sonucu ne olursa olsun, hepimizin ve daha da önemlisi gelecek kuşakların hayatını belirleyecek seçim asıl şimdi başlıyor. Seçeneklerin bugününüzü ve geleceğinizi tamamen etkileyeceği seçimdir hayati olan. Seçenekler ise belli. Seçime uzanan altı aylık süreçte sahnelenen seçeneksizlik oyununun sahte kutuplarıyla kurgulanan gerilimin gizlemeyi başaramadığı apaçık iki seçenek var önümüzde…
Türkiye’nin sahip olduğu potansiyelleri dinamiklerini harekete geçerek değerlendirmek; eskilerin dediği gibi “kuvveden fiile geçerek” ulusal iradenin gücünü ortaya çıkarmak; yani küresel rekabet avantajı yaratarak güçlü oyuncuların arasına girmek… Bu sıçrama ancak ve ancak toplumun tüm taraf ve katmanlarının katılımıyla tecelli eden ulusal iradenin demokratik talebi ve denetimiyle gerçekleşecek bir adil paylaşımın yaratacağı barış ve güç birliği ortamında ortak faydayı izleyerek refaha ulaşmakla mümkün…
Diğer seçenek ise şimdiye kadar nice ulusu yutmuş karanlık, derin ve kokuşmuş bir delik… Kara bir delik. Bu seçenek doğası gereği olumsuz. Bunu dayatanların dili de hep olumsuzlamayla çalışıyor: Bölünme, şiddet, iç savaş, güvensizlik; korku, korku, korku… Bu seçenek, giderek içine kapanarak, dostunu düşmanını içerde arama tuzağına düşerek, içeride çatışmanın bedelini dışarıda hastalıklı ve güçsüz olmakla ödeyen bir ulusu gösteriyor. Başkalarının sınıflandırmalarına teslim olan ülkeler ligine dahil olmak demek bu. Çünkü çatışma ve kamplaşmanın saldığı korku bulutları içinde kaybolduğunda daha kolay güdülebileceği düşünülen sürü psikolojisinin doğurduğu yönetsel boşlukta, türü tükenmeye yüz tutmuş bir bölük “seçkin”in hayali iktidarlarını sürdürme saplantılarının bedelini özgürlüğümüz, bağımsızlığımız ve refahımız ile ödemek zorunda kalacağız. Bunu daha önce de yaşadık ve çok yüksek bir bedel ödedik. Bu değerlerin sonsuz olmadığının farkına varmamız gerek. Bu kaygan deliğe bir kez daha düşersek çıkamayabiliriz.
Oyunuzu kime vermiş olursanız olun, işbaşındaki hükümet hepinizin olacak. Gücünüzü demokratik bir biçimde kullanarak bu hükümeti hayati seçimlerinizi izlemeye zorlamanız gerekiyor. Ataletin dönme dolabında demokrasi sarhoşluğuyla daha ne kadar eğlenebilirsiniz ki?
0 comments:
Yorum Gönder